Oyun farklı disiplinler hatta aynı disiplin içinde farklı bakış açılarıyla tanımlanabilecek bir yöntemdir. Erken çocukluk eğitimi dikkate alındığında bütüncül bir tanım yapmak oldukça zordur. Çünkü hedef kitlenin hayatında hem informal hem de formal olarak kullanılabilen ve tüm gelişim alanlarını destekleyen böylesine bir kavramın tüm yönlerinin bir tanıma sığdırılması güçtür. Tüm güçlüklere rağmen özellikle erken çocukluk dönemi açısından oyun: “Çocuğun tüm gelişim alanlarına doğrudan veya dolaylı olarak katkı sağlayan; amaçlı veya amaçsız, kurallı veya kuralsız, gerçek veya model materyallerle olduğu gibi materyalsiz de gerçekleştirilebilen, serbest veya yapılandırılmış bir ortam ve süreye sahip olabilecek her şartta gönüllü katılım ve eğlencenin olduğu öğrenmeye dayalı yaşam biçimi” olarak tanımlanabilir.
Farklı yollarla ve farklı oranlarda olsa da her çocuk öğrenebilir. Çocuklar kendine özgü öğrenme yetenekleriyle ve kapasitesiyle dünyaya gelirler. Çocuklara verilecek eğitimde öğrenmeyi etkili ve verimli kılacak öğretim yöntemlerinin ve öğrenme süreçlerinin işlevsel hale getirilmesi gerekir. Dünyanın birçok yerinde kabul edildiği üzere Türkiye’de de erken çocukluk dönemi çocukları için en uygun öğrenme yöntemi oyundur. Bu nedenle ister informal olsun isterse de formal oluşturulan tüm etkinlikler oyun temelli olmalıdır. Bu durum önceki programlarda olduğu gibi yürürlükte olan okulöncesi eğitim programında belirtilen okulöncesi eğitimin temel ilkelerinde de bu şekilde belirtilmiştir (MEB, 2013).
Oyunun insanlığın varlığıyla beraber ortaya çıktığı varsayıldığında tarihsel süreçte yetişkinlerin çocuğa bakışı, ekonomik ve sosyal şartlar, doğal afetler, savaş ve benzeri felaketler gibi nedenlerle farklı bakış açılarıyla şekillendiği iddia edilebilir. İlk Çağ insanının genç kuşakların hayata hazırlanmasında iş kadar önemli gördüğü oyun, Orta Çağ’da işle bütünleşmiş hem çocuklar hem de yetişkinler için beceri kazanmaya, rahatlamaya ve dünyayı tanımalarına yardımcı olan bir uğraş olarak kabul edilmiştir. 18. yüzyıldan itibaren ve özellikle 19. yüzyılda sosyal bilinç gelişmiş ve çocukluk ve oyuna gelişimin önemli ve farklı bir yönü olarak bakılmaya başlanmıştır. 21. Yüzyılda ise hayatın tüm yönlerinde başlayan endüstrileşme ve dijitalleşmenin çocuğu ve oyunu nasıl etkileyeceğini zaman gösterecektir.
Oyun Eğitimi ve Oyunun Önemi
Özel Elit Gökkuşağı Otizm ve Dil Konuşma Merkezi | elitrehabilitasyon.com